1980’li yıllar Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde yaşatılıyor

Ulucanlar Cezaevi çok sayıda gazeteci, siyasetçi ve edebiyatçının mahkum olduğu bir cezaevi olması nedeniyle diğer cezaevlerinden ayrılır.



ERSİN ODABAŞI

8 Mart 2017 tarihinde Ticari Hayat Gazetesinde çıkan özel haberim
Ulucanlar Cezaevi, siyasetçi, yazar ve gazetecilerin tarihte çok zulümler gördüğü geçmişten bugüne anlatılagelen bir cezaevi olmuştur.
Ulucanlar Cezaevi 1925 ile 2006 yılları arasında Ankara’nın Altındağ ilçesi Ulucanlar semtinde uzun yıllar faaliyet göstermiş bir cezaevidir.
Ulucanlar Cezaevi’nde Cüneyt Arcayürek, Mahmut Alınak, ünlü yazar Fakir Baykurt, Hatip Dicle, Orhan Doğan, eski Başbakan Bülent Ecevit, yönetmen ve oyuncu Yılmaz Güney, şair Nazım Hikmet, edebiyatçı ve yazar Yaşar Kemal, ünlü şair Necip Fazıl Kısakürek, Yavuz Öbekçi, Selim Sadak, Sırrı Sakık, Kemal Tahir, Metin Toker, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Leyla Zana, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Necdet Adalı, Mustafa Pehlivanoğlu ve Erdal Eren gibi birçok bilinen isim tutuklu kalmıştır.
1 Temmuz 2006 yılında kapatılan Ulucanlar Cezaevi, Altındağ Belediyesi tarafından restore edilerek 2010 yılında müzeye dönüştürülmüş ve halkın ziyaretine açılmıştır.
Ulucanlar Cezaevi’ne girdiğiniz anda boş ve uzun bir hol karşınıza çıkıyor. Bu hol mahkumların günün belli saatlerinde hava almak için çıktıkları ince ve uzun bir alan olarak tasarlanmış. Holün duvarlarında mahkumların o yıllarda arkadaş gruplarıyla çekindikleri fotoğraflar asılı duruyor.

Koğuşa girdikten sonra hemen sol tarafınızda seyyar bir merdivenle binanın ikinci katına çıkılan bir koğuş yer alıyor. İki katlı olan bu binanın iki katı da mahkumlar için tahsis edilmiş. Buranın hemen sağ tarafında ise Hilton 9’uncu ve 10’uncu Koğuş olarak adlandırılan o meşhur koğuş yer alıyor.
Mahkumlar arasında Hilton olarak adlandırılması sonucu bu adı alan Hilton koğuşunun diğer koğuşlara göre birçok açıdan farklı yönleri bulunuyor.
1957 yılında dönemin milletvekili olan Osman Bölükbaşı’nın tevkifi üzerine özel olarak yaptırılan Hilton Koğuşu Ankara manzaralı olacak şekilde tasarlanmış.
Hilton koğuşunda dönemin milletvekili Osman Bölükbaşı ve dönemin Başbakanı Bülent Ecevit başta olmak üzere çok sayıda ünlü isim kalmıştır. 
Hilton koğuşunda kalan isimler
Hilton 9. ve 10. Koğuşunda Osman Bölükbaşı, Bülent Ecevit, Necip Fazıl Kısakürek, Nazım Hikmet, Osman Yüksel Serdengeçti, Cevat Şakir Kabaağaçlı, Zekeriya Sertel, Şinasi Nahit Berker, Ratip Tahir Burak, Mümtaz Faik Fenik, Mehmet Emin Yurdakul, Ülkü Arman, Kurtul Altuğ, Adnan Cemgil, Nihat Subaşı, Metin Toker, Cüneyt Arcayürek, Fakir Baykurt, Nahit Duru, Cemal Sağlam, Fethi Giray, Hüseyin Cahit Yalçın, Halim Büyükbulut, Fahri Erdinç, Mustafa Bağışlayıcı, Cevat Rıfat Atilhan, Faruk Taşkıran, Erdoğan Tokatlı, Turhan Dilligil, Tarık Halulu, İbrahim Cüceloğlu, Muzaffer İlhan Erdost ve Süleyman Ege’nin kalındığı bilinmektedir.
Bülent Ecevit de Hilton koğuşunda
Eski Başbakan olan Bülent Ecevit 12 Eylül 1980 darbesinden sonra Milli Güvenlik Kurulu’nun 52 sayılı bildirgesiyle liderlere getirilen konuşma ve yazı yasağına uymadığı için 3 Aralık 1981 yılında tutuklanarak 4 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. 4 ay sonra yeniden özgürlüğüne kavuşan Bülent Ecevit, o dönemde bir süre gazetecilik yapmıştı. 1981 yılında çıkardığı ‘Arayış Dergisi’ askeri rejim tarafından kapatılmıştı.
Tahliye olduktan sonra yabancı bir basın yayın organına demeç veren Ecevit 20 Ağustos 1982 sabahı tekrar tutuklanarak Ulucanlar Cezaevi’ne girmişti. 56 gün boyunca hapis yatan Ecevit, 15 Ekim 1982 sabahı ikinci kez tahliye oldu.

Koğuşların girişinde bulunan gardiyan balmumu heykeli çok gerçekçi bir biçimde tasarlanmış. Koğuşların içerisinde ise mahkumların balmumu heykeli bulunuyor. Mahkumların bulunduğu yerlerde o dönemde yaşanan zulümler acı bir biçimde seslendirilmiş. Koridordan geçerken tüyleriniz diken diken oluyor. Hiçbir koğuşun önünde 1 dakikadan daha uzun süre kalabilmeniz pek mümkün olmuyor. Zaten bir süre koğuşun önünde durduğunuz zaman o günleri tekrar yaşıyor gibi oluyorsunuz.
Yatakhanelerde bulunan balmumu heykelleri ile o yıllarda yaşayan insanların duyguları, sevinçleri, üzüntüleri canlandırılmış. Bir yanda saz çalan birisini görüyorsunuz, bir yanda gazete okuyan, bir yanda çay içen, bir yanda mektup okuyan mahkumları görüyorsunuz.
Yatakhanenin girişinde ise ‘Taş taşı ama laf taşıma’ sözü derinden düşünmemizi sağlıyor.
Müze içerisinde Bülent Ecevit’in cezaevinde kullanmış olduğu kasketi ve kravatı, Mustafa Pehlivanoğlu’nun idam günü üzerinde bulunan takım elbisesi, ayakkabısı, cezaevinden babasına gönderdiği mektup sergileniyor.

Müzede 2009 yılında Kahramanmaraş bölgesinde helikopter kazasında şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Muhsin Yazıcıoğlu’nun Ulucanlar Cezaevi’nde kaldığı sıralarda kalan seccadesi, namaz takkesi, en son giydiği pijama takımı ve saç tarağı sergileniyor.
Müze içerisinde Fakir Baykurt’un cezaevinde kullanmış olduğu sazı, gözlüğü, tesbihi daktilosu, kağıt delgeci, saati ve gömleği sergileniyor.
Ürküten dar ağacı
Cezaevi içerisinde zindan adı verilen disiplin hücreleri de bulunuyor. Toplum içerisinde yüz kızartıcı suç olarak tabir edilen tecavüz, cinayet ve taciz gibi suçlardan hüküm giyenler ya da koğuşlarda problem yaratan mahkumların gönderildiği karanlık, soğuk ve sıkıntı veren tek kişilik küçük odalar sergileniyor. Zindanlar içerisinde mahkumların balmumu heykelleri bulunuyor. Ulucanlar Cezaevi’nin çıkış kapısının hemen sağ tarafında idam cezasına çarptırılan mahkumların idam edildiği dar ağacı bulunuyor.

Dar ağacının hemen solunda ise bu dar ağacında idam cezası sonucu yaşamını yitiren mahkumların isimlerinin yazılı olduğu bir liste bulunuyor.
Ulucanlar Cezaevi, her gün binlerce insan tarafından ziyaret edilmektedir. Ulucanlar Cezaevi müzesinin içerisinde yapılan seslendirmeler ve duvar yazıları sayesinde o yıllara giderek, tarihi yeniden yaşıyorsunuz.
1989 yılında Uçurtmayı Vurmasınlar filmi de Ulucanlar Cezaevi’nde çekilmiştir. Ayrıca Ulucanlar Cezaevi Yılmaz Güney’in Duvar filmi için de ilham kaynağı oluşturmuştur.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SONUN BAŞLANGICI

"EN"LERİN DÜNYASI